Büyücü (John Fowles)

Mahfus Çetin
6 min readFeb 16, 2023

--

Kitaplarının hacminin çok fazla olması sebebiyle hep uzak durduğum John Fowles’tan okuduğum ilk kitap Büyücü oldu. Yazarın hayal dünyasına ve anlatım tarzına tek kelimeyle bayıldım. Daha sonra Koleksiyoncu kitabını da okudum ve benim için keşfedilmemiş bir hazine olduğuna kanaat getirdim. Kitapta ilgimi çeken bölümler ve özellikle altını çizdiğim alanları aşağıda paylaşıyorum. İyi okumalar.

==========

“Kitaplarının basılması şairi ilgilendiren bir mesele değildir,” sözünü bilmiyordum daha; şair olmak her şeydir, bir şair olarak bilinmekse hiçbir şey.

==========

Keşfetmenin peşini bırakmamalıyız ki tüm bu keşiflerimizin sonunda başladığımız yere varmış ve o yeri ilk defa anlamış olacağız.

==========

“İlk tepkiniz, önermelere karşı olan asrınızın tipik bir özelliği: İnanmamak, aksini ortaya koymak. Kibarlığınızın altında bunun olduğunu çok net görebiliyorum. Bir kirpi gibisiniz. Bu hayvan da dikenleri dikilmişken hiçbir şey yiyemez. Eğer yemezseniz açlıktan ölürsünüz. Ve bedeninizle beraber o dikenler de ölür gider.”

==========

“Eğer bir insan zekiyse, o zaman elbette ya agnostik ya da ateisttir. Fiziksel olarak da ödlektir. Bunlar yüksek zekânın kendiliğinden ortaya çıkan tanımlarıdır.

==========

Zayiatımız aşağı yukarı on üç bin ölüydü. On üç bin zihin, anı, sevgi, duygu, dünya ve evren –ne de olsa insan zihni evrenin kendisinden çok daha fazla evrendir–ve hepsi de topu topu birkaç yüz metrelik çamur parçası için.

==========

“Vatanına ihanet eden birinin misafiri olmaktan utanmıyorsun ya?” “İnsan soyuna ihanet eden biri olduğunuzu düşünmüyorum.” Yatak odasının pencerelerine doğru ilerledik. “İnsan soyu önemsizdir. İhanet edilmemesi gereken insanın kendisidir.” “Bence Hitler’in kendisine ihanet etmediği söylenebilir.” Bana döndü. “Haklısın. Etmedi. Ama milyonlarca Alman kendilerine ihanet ettiler. Esas trajedi buydu. Bir adamın kötü olmaya cesaret etmesi değil, milyonlarca insanın iyi olmaya cesaret edememesiydi.”

==========

“Yere uzanıp öpüştük. Belki de güleceksin bana. Yere uzanıp sırf öpüştük diye. Ne de olsa siz gençler şimdi bizim hiç veremediğimiz şekilde bedenlerinizi verebiliyor, onlarla oynayabiliyorsunuz. Ama unutma ki bunun uğruna feda ettiğin bir şey var: Gizem ve hassas duygularla dolu bir dünya. Nesli sona eren yalnızca bir hayvan türü değil, duygu türünün tamamı.

==========

Hiçbir planım yoktu, daha doğrusu yüzlerce planım vardı, ki bu da hiç olmamasından daha beter bir şey.

==========

Aşk iki kişi arasındaki gizemdir, bir kimlik değil.

==========

Kuşkusuz, kendimizi olduğu gibi kabullenmek, daima ne olmamız gerektiğinin önüne geçmelidir; işte bu yüzden, bu bir adım öne gitmek demektir.

==========

Estetik bir kuralın parçası olmadığı takdirde özveri, ona göre akıl almaz bir şeydi.

==========

Hangisini içiyorsun? Suyu mu yoksa dalgayı mı?”

==========

İyiyi ya da kötüyü anlatmak için olsun, kelimeler güçlerini kaybetmişti; çarpıtılmış, kandırılmış, hadım edilmiş bir halde, eylem gerçeğinin tepesinde bir sis gibi asılıydı hâlâ; ama en azından Hitler ve Hiroşima’dan beri bir sis ve çürük bir üstyapı olarak görülmekteydiler.

==========

Mendirek daha da rüzgârlıydı ve saçları sürekli rahatsızlık veriyordu, nefis bir rahatsızlık hem de. Uçları güneşte uçuşup duruyordu, ışığın ipeksi kanatları.

==========

Yalnızca aptallar iflas eder. Onlar da doğuştan iflas etmiştir zaten.

==========

Üç tür zeki insan vardır. Birincisi o kadar zekidir ki çok zeki olarak adlandırılmak doğal ve aşikâr bir durumdur; İkincisi kendisinin tarif edildiğini değil de, sadece pohpohlandığını görecek kadar zekidir; üçüncüsü ise o kadar az zekidir ki her şeye inanır.

==========

Çalışmak erkeğin zafer tacıdır.

==========

İnsana dair gerçekler daima karmaşıktır.

==========

“Türümüzü anlatan bir aksiyomla devam edeyim Nicholas: Asla karşındaki insanı olduğu gibi düşünme.” Ve ekledi: “Hatta o kadar cahil olup ‘olduğu gibi’ olmanın ne anlama geldiğini bilmedikleri zaman bile.”

==========

Soyunda kumarbazlık olan bir adamı uyarmanın pek bir faydası da yoktu.

==========

Hatırladıklarımın zenginliği, hatırlayamadıklarımın olası utancı, içerdiği iyilik ve kötülük, bu iki şey, kızgınlıkla minnettarlık arasında bölünmüş bir halde dakikalarca başımı ellerimin arasına alıp oturmama sebep oldu.

==========

Sırf alaycılığımdan söylemiyorum, bir erkekle kadının ilk on dakika içinde birbirleriyle yatmak isteyip istemediğini anlayabileceğine inanmışımdır hep ve bu ilk on dakikadan sonraki zaman vergiyi temsil eder ki eğer vaat edilen nesne gerçekten eğlenceliyse bu bedeli ödemeye değer, ama yüzde doksan fazla kaçar bu da.

==========

Alison’ın eski ilişkimize döndüğümüzü düşündüğü gözlerinden çok net okunuyordu. Aradaki buzları eritmişti; ama suya atlaması gereken bendim.

==========

Kafayı işin fiziksel yanına, aynı anda orgazm olmaya bu kadar takmış olmasına sinir oluyordum. Bunu aşk sanmasına, aşkın bambaşka bir şey olduğunu görmeyişine…

==========

Soğukluk, ıssızlık, kahkahalar ve çıplaklık; yalnızca ölümün silebileceğini bildiğiniz anlar.

==========

“Cuma günü karşılaşır karşılaşmaz anladım. Senin gözünde daima önüne gelenle yatan Alison olarak kalacağım. Kürtaj yaptıran Avustralyalı kız. Bumerang gibi fırlatacağın biri. At bir kenara, istediğin bir hafta sonu ucuz bir düzüşme için geri gelir nasıl olsa.”

==========

Cümlenin sonunda gözlerini indirdiyse de, ricasının içtenliğine inandıracak kadar uzun tutmuştu onları gözlerimde. Yeniden yanına gittim.

==========

Nehirse bir peri masalındaki göl kadar geniş ve sessiz. Dünya kurulalı beri hiç bakılmamış bir ayna adeta.

==========

Geçmişte olan her şey şu anımızın sahibidir.

==========

O hep şiirin, tutkunun ve duyarlılığın peşinde, hani tüm şu Romantik mutfak. Benim beslenme alışkanlığımsa çok daha basit.”

==========

Gerçek’ten daha gerçek olan gerçekler doğaçlamak.

==========

Yalancıların sessizlikten nefret ettiklerini bilerek, onu sınamak için, kısa bir süre sessiz kaldım. Ama sınavı geçti.

==========

Bundan epeyce sonra neden bazı erkeklerin, araba yarışçılarının ve buna benzer tiplerin hız tutkunu olduklarını kavradım. Bunlar ölümü asla ileride görmeyen, ebediyen geride bırakanlardı.

==========

Para kazanmak eril bir şeydi, erkekliğin şekil değiştirmiş haliydi.

==========

Yatı gözden kayboluncaya kadar seyretmek niyetindeydim aslında; ama sonra, oradan birisinin de beni izliyor olabileceğini hesaba katarak, melül bakışlı terk edilmiş adamı oynamak istemediğime karar verdim.

==========

Gelecek için alabildiğine özgür, ama bir o kadar da geçmişe zincirli.

==========

Adamdan iki paketlik hoşlandım. Bendense bir ölümlük hoşlanmıştı işte.

==========

Ümitsizlik bir hastalıktır.

==========

Gerçekleştirmeyeceğin arzuları beslemektense bebeği beşiğinde öldür.

==========

Donne haklıydı, Alison’ın ölümü hayatımdan çalmıştı, sonsuza dek de çalacaktı. Her ölüm korkunç bir suç ortaklığının faturasını keser yaşama, her ölüm ayrıdır, verdiği suçluluk azaltılamaz, acısı ölümsüzdür; kemiğin etrafını saran parlak saçtan bir bilezik adeta.

==========

En büyük mesafeler asla haritada görünenler değildir.

==========

Beni çileden çıkaran, hapların etkisinden çok, suiistimalin boyutlarıydı; yasaları, işimi, ölülere saygıyı, dünyayı alışılmış, yaşanılır ve sağlam kılan her şeyi hiçe saymalarıydı. Ve bu yalnızca benim dünyamın reddi değildi; bu anladığım kadarıyla Conchis’in dünyasının da reddiydi.

==========

Tüm korkuların, tüm dehşetin, asıl kötülüğün sonsuz kaynağı, insanın bizzat kendisi.

==========

‘Başkaldırmak gibi özel bir yeteneği olmayan başkaldıran, erkek arı olmaya mahkûmdur; ama bu metafor bile tam yerinde değil, çünkü erkek arının hiç değilse kraliçe arıyı döllemek için ufak bir şansı vardır, oysa insan başkaldıran-arının bu kadarcık bile bir şansı yoktur ve nihayetinde, yalnızca kraliçe arıların hayattaki parlak başarısından değil, insan kovanındaki işçi arıların mütevazı mutluluğundan bile mahrum olduğunu fark ederek kendini bütünüyle verimsiz görür.

==========

Adamın uzun sırtının kara kıvrımı, onunkiyle birleşen kasıkları. Ayrık duran beyaz dizler. O feci an, o uysal dizlerin arasındaki mutlak hâkimiyet.

==========

“Uzun süredir ilerlediğiniz bir yolda yanınıza bir arabanın yanaşması yalnızca zamanı açıklar. Nedeni değil.”

==========

Kadının gözlerinde hafiften açgözlü bir pırıltı vardı, sanki içeri gittiği sırada tadıma bakmanın fena bir fikir olmadığını düşünmüştü. Dişi bir peygamberdevesi; bütün o lüksün sefanın içinde açlık çekiyordu.

==========

Eğer bir milyon üniversite tahsilli Amerikalıyı bir araya koyup tipik bir örnek çıkarmak için damıtsalar ortaya Briggs gibi biri çıkardı.

==========

Yarım yüzyıllık bir kadın için hayli güzeldi.

==========

‘Cevap her zaman ölümün bir şeklidir’.”

==========

Uyanık olduğum saatlerin büyük bir kısmını Soho ya da Chelsea’da geçiriyordum; ve bunlar da iffetli bir nişanlının gideceği yerler değildi hiç — tabii iffetini sınamak için yanıp tutuşmuyorsa. Greek Caddesi’nde kapı önlerinde duran o boya küpüne batmış yaşlı kadınlardan, bir o kadar kolay alınabilen çok daha iştah açıcı “model”lere ve King’s Road’daki yarı sosyetik güllere varıncaya dek orman yeterince tehlikeyle doluydu.

==========

Ne var ki sırıtışı pek gerçekçi gözükmüyordu, daha çok ipleri çekilince ortaya çıkan cinstendi.

==========

“Güzel olmak bir ekstradır yalnızca. Hediyeyi saran bir kâğıt gibi. Hediyenin kendisi değildir.”

==========

Sonunda, saat on birde günle yüzleşmeye karar verdim.

==========

Özgürlük bir seçim yapıp o yolda devam etmekti.

==========

Ne var ki insan kabullense de affetmeyebilir ve karar verse de bu kararı uygulamayabilirdi pekâlâ.

==========

Etrafa bakındım. Kim oldukları ayırt edilemeyecek uzaklıkta olan bir dolu insan vardı.

==========

Garsondu belki, körili yemekler pişen ucuz bir mutfağın kölesi.

==========

Saçına dokundu; saçı, bileği, bunu yaparken başını hafifçe yukarı kaldırışı. Bir an için görünen kulak memesi. Sanki kendi mülküme girmem engelleniyormuşçasına öfkeyle doldu içim.

==========

Gizemliydi, neredeyse bambaşka bir kadın olmuştu; bir dolu basamağı geri inip yeniden başlamak gerekiyordu; bir yeri ilk kez görmek gibi.

==========

Gizemliydi, neredeyse bambaşka bir kadın olmuştu; bir dolu basamağı geri inip yeniden başlamak gerekiyordu; bir yeri ilk kez görmek gibi.

--

--

Mahfus Çetin

European Entrepreneurship Awards Promotions Türkiye Coordinator